Çevre ve İnsan

Çevre ve İnsan Günümüzün en önemli konularından birisi şüphesiz ki çevre sorunlarıdır. Hemen her gün haberleşme araçları, dünyanın her yerinde çevre sorunlarıyla ilgili konferans, oturum, sempozyum ve zirve toplantılarının yapıldığını haber vermektedir. Bu toplantılarda konunun uzmanı ilim adamlarınca varılan sonuç; bilhassa son yıllarda ekonomik büyümenin neticesi olarak tabiatın pervasızca kullanıldığıdır. Öyle ki, bu kullanım neticesinde gün geçtikçe çevre sorunları felakete dönüşmekte ve geleceğimizi tehdit etmektedir. İnsanlar bir taraftan felâketlerini kendi elleri ile hazırlarken, bir taraftan da bu çıkmazdan kurtulmak için çaresizlikler içinde çıkış yolu aramaktadırlar. Bugüne kadar alınan ve çare olarak öne sürülen yarım yamalak tedbirler, herkesin gözü önünde cereyan eden çevre felâketini önlemeye yetmemektedir. Çünkü bu tedbirler özde değil sözde tedbirlerdir. Hastalığın sebebi tam bilinmeden kullanılan ilâçların hastayı daha [...]

Yazan | 2017-12-25T10:10:05+00:00 Şubat 18th, 2010|Makaleler|Yorum yok

FUZÛLÎ’NİN HAYATI

FUZULÎ’nin İLK GAZELİNDEKİ ÂYET ve HADİSLERE TELMİHLER FUZÛLÎ’NİN HAYATI 1   Fuzûlî, 16. yüzyıl divan edebiyatının en güçlü şairlerinden biridir. Azerî lehçesiyle şiirler yazan Fuzûlî Irak Türkmenlerindendir. Hayatı hakkında bilinenler oldukça sınırlıdır. Fuzûlî’nin doğum yeri ve tarihi belli değildir. Tezkirelerde şairin Hille’li ya da Kerbela’lı olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Fuzûlî, adının “Mehmed” olduğunu Matla’u’l-i’tikâd adlı eserinin önsözünde ifade etmektedir. Sâdıkî de Mecma’u’l-Havâs adlı tezkiresinde onun, Oğuzların bir kolu olan Bayat aşiretinden olduğunu ve bu aşiretin Selçuklular zamanından beri Irak’ta yerleşmiş bulunduğunu söyler. Fuzûlî’nin iyi bir tahsil gördüğü ve dönemin ilimlerini öğrendiği eserlerinden anlaşılmaktadır. Arapça ve Farsçayı da bu dillerde şiir söyleyebilecek derecede bildiğini yine eserlerinden anlıyoruz. Farsça Divan’ının önsözünde beğendiği her mahlâsı başkalarının aldığını, “arsız, gereksiz, fodul” manalarına gelen “Fuzûlî”yi [...]

Yazan | 2017-12-25T10:10:06+00:00 Aralık 22nd, 2009|Makaleler|Yorum yok

FUZÛLÎ’NİN HAYATI

FUZÛLÎ’NİN HAYATI 1 Fuzûlî, 16. yüzyıl divan edebiyatının en güçlü şairlerinden biridir. Azerî lehçesiyle şiirler yazan Fuzûlî Irak Türkmenlerindendir. Hayatı hakkında bilinenler oldukça sınırlıdır. Fuzûlî’nin doğum yeri ve tarihi belli değildir. Tezkirelerde şairin Hille’li ya da Kerbela’lı olduğuna dair farklı görüşler bulunmaktadır. Fuzûlî, adının “Mehmed” olduğunu Matla’u’l-i’tikâd adlı eserinin önsözünde ifade etmektedir. Sâdıkî de Mecma’u’l-Havâs adlı tezkiresinde onun, Oğuzların bir kolu olan Bayat aşiretinden olduğunu ve bu aşiretin Selçuklular zamanından beri Irak’ta yerleşmiş bulunduğunu söyler. Fuzûlî’nin iyi bir tahsil gördüğü ve dönemin ilimlerini öğrendiği eserlerinden anlaşılmaktadır. Arapça ve Farsçayı da bu dillerde şiir söyleyebilecek derecede bildiğini yine eserlerinden anlıyoruz. Farsça Divan’ının önsözünde beğendiği her mahlâsı başkalarının aldığını, “arsız, gereksiz, fodul” manalarına gelen “Fuzûlî”yi mahlâs olarak seçtiğini ifade eder, ancak kelimenin [...]

Yazan | 2017-12-25T10:10:06+00:00 Aralık 22nd, 2009|Makaleler|Yorum yok

MEVLÂNA ve MESNEVİ

800. Yılında MEVLÂNA ve MESNEVİ   Aşk ve vecd şairi olan Hz. Mevlâna’yı henüz insanlık tam olarak tanımış ve anlamış değildir. Yalnız batı insanı değil, doğu insanı da O’nu tanımakta gecikmiştir. Zira O’nun irtifası beşerin görüş hudutlarını çok aşmıştır. O’nu anlayabilmek için O’nun o manevi irtifaya ihtiyaç vardır. Mevlâna’yı anlamaya çalışan batılılar bile bu çabaları sebebiyle hidayete kavuşuyorlar. Hem de şeklen bir Müslümanlık değil hakiki mertebesine yükseliyorlar. Basireti açık olanlar, sadece küçük bir hücrenin bile büyük ve eşsiz bir yaratıcının varlığına delil olduğunu müşahede ederler ve irfan sahibi olanlar Mevlâna’nın manevî mertebesini keşfetmekte gecikmezler. Evet nefsî müşahede ve tefekkürüyle temayuğ etmiş bir mutasarrıftır. Ehl-i tasavvuf olanlar O’nun mesnevisi için “Kurân’ın özü” derler. Bu açıdan bakacak olursak Kurân-ı Kerîm bir gül [...]

Yazan | 2017-12-25T10:10:06+00:00 Mayıs 21st, 2008|Makaleler|Yorum yok